TÜM GERÇEKLERİYLE TÜRKİYE’DE PSİKOLOJİ OKUMAK VE PSİKOLOG OLMAK
TÜM GERÇEKLERİYLE TÜRKİYE’DE PSİKOLOJİ OKUMAK VE PSİKOLOG OLMAK
Psikoloji bilimi son zamanlarda Türkiye’de ve Dünya’da oldukça popüler olan ve mesleki olarak da tercih edilen bir alan olmaya başladı. Bu durumun biraz sosyal medyayla, biraz televizyon dizileriyle ve online platformlardaki dizilerle/filmlerle ilgisi olduğunu son olarak da insanların birbirleri üzerinde daha etkili olmak için, bazı teknikleri öğrenmeyi istemeleri ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
Sosyal medya üzerinden psikoloji bölümü ile ilgili de çok soru alınca bu konuyla ilgili Türkiye’de Psikoloji Okumak ve Psikolog Olmak başlıklı bir video çekmeye karar verdim. Genelden özele doğru tüm konu başlıkları ile anlatmaya çalışacağım.
PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ NEDİR?
Psikoloji bölümü üniversitelerin fen edebiyat, eğitim, insani bilimler gibi fakültelerinde olan 4 yıllık bir lisans bölümüdür. Psikoloji aslında bir bilim dalıdır. Üniversiteye ilk girdiğiniz zamanlarda size sürekli öğretilecek olan şeylerden biri psikolojinin 1900’lü yıllarda felsefeden ayrıldığı ve kendi başına bir bilim dalı haline geldiğidir. Alt alanları vardır. Örneğin spor psikolojisi, endüstri ve örgüt psikolojisi, klinik psikoloji, gelişim psikolojisi, adli psikoloji vs. Tabi ki ülkemizde de Dünya’da da en çok tercih edilen alan klinik psikoloji alanıdır.
PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ OKURSAM NE OLURUM?
Bana sorarsanız her şey olabilirsiniz. Psikoloji okurken yaşadığım en büyük farkındalıklardan biri buydu. Üniversiteye ilk girdiğim zamanlarda mezun olunca ‘Psikolog/Terapist’ olacağım diyerek girmiştim. Daha sonra, ‘hayır ya ben endüstri psikoloğu olacağım’ demeye başladım. Ardından ‘aslında akademisyen olup bir yandan danışan görmek de fena fikir değil’ demeye başladım. Daha sonra yazar olabilirim dedim. Uçsuz bucaksız bir fikir karmaşasına girmeye başladım. Mezun olduktan sonra bu karmaşa devam etti ama sonunda karar vermeyi başardım. Ben Klinik Psikolog olmak istiyorum dedim ve bu yolda eğitimler almaya başladım (eğitim konusuna geleceğim). Klinik Psikolog olduktan sonra da alan seçme serüveni bitmiyor tabi. Çocuk ve Ergen Psikoloğu, Yetişkin Psikoloğu, Çift Terapisti, Gerontoloji Psikoloğu, Dezavantajlı Birey Psikoloğu, Aile Terapisti gibi uzayan bir liste var. Ben çocuk ve ergen psikoloğu olmak için çıktığım bu yolda yetişkinlerle de çalışan bir psikoloğum. Bu alanlarda kendimi geliştirmeye ve yetiştirmeye çalışıyorum.
Psikoloji bölümü dersleri de bence üniversite okurken çok keyif alacağınız dersler. Tamamen sözel bir bölüm olacağını düşünmeyin. İstatistik ve istatistiği kullanmanız gereken bir bilgisayar programı da lisans programını okurken sizleri bekliyor olacak. Seçtiğiniz üniversiteye göre değişmekle beraber benim üniversitemde 4 dönem boyunca istatistik ve istatistik programı; 4 dönem boyunca da yine bu programı kullanarak yapmamızı istedikleri dönem ödevleri mevcuttu. Bu derslerin haricinde psikopatoloji, klinik gözlem, klinik uygulama gibi psikolog olacağınızı daha çok hissedeceğiniz dersler de mevcuttu. Ayrıca giriş dersleri, adli psikoloji dersleri, sosyal psikoloji gibi dersler de mevcuttu.
Yukarıdaki paragraftan da anlayacağınız kadarıyla lisans bittikten sonra net bir şekilde ben ‘psikoloğum’ diyebileceğiniz bir yeterlilikte olmuyorsunuz. Üzerine sürekli bir şeyler katmanız gerekiyor. Bunların en başında da EĞİTİMLER geliyor. Benim zamanımda çok eski değil 3-4 sene önce yani 2018-2022 yılları arasında tam olarak şu andaki gibi değildi sistem. Üniversite okurken dışardan alınan eğitimlere katılmak gibi bir şey söz konusu değildi. Ya da yüksek lisans ücretleri bu kadar yüksek değildi. Şu anda ücretler çok yüksek. Bir milyon liraya kadar çıkmış durumda. Eğitimleri ise yüksek lisans yapmış olsanız bile yine de almanız gerekiyor. Eğitim ücretleri de ekolden ekole değişse bile genelde 5 günlük eğitimler 30 bin lira civarında. On bin dolara bile eğitim var. Anlayacağınız maddi olarak kazanç sağlamak için önce harcamanız gerekiyor.
Birçok farklı ekol var. Ekoller de kendi içerisinde ayrılıyor. Bilişsel Davranışçı Terapi, Davranışçı Terapiler, Dinamik Terapiler, Pozitif Psikoloji Ekolü, EMDR, Kişilerarası İlişkiler Ekolü, Bütüncül Terapiler gibi uzayan bir liste var. Bunlar arasından bir seçim yapıp ardından bu alanda ilerlemeye çalışıyorsunuz. İlerlerken eğitimi almış olsanız bile sonrasında ‘süpervizyon’ adı verilen bazen eğitim kategorisine giren seansları almamız gerekiyor. Bir sonraki başlığımda buna da yer vereceğim.
MESLEKİ DOYUM VE YETERLİLİK
Bir insanın hayatına dokunmak, bu insana fayda sağlamak, bir bağ kurmak ve sonrasında bu bağı kopartıp o insanı uğurlamak. Bu bahsettiğim şey kısaca psikoterapi sürecidir. Mesleki anlamda insana doyum sağlatan bir süreç. Bunu kimse yadsıyamaz. Fakat psikolog olmanın bir de görünmeyen kısmı var. YETERSİZLİK duygusu. Tüm meslek hayatı boyunca bu duyguyla baş etmeye çalışan bir meslek grubuyuz. Bunun olma sebebi ise, süreç içerisinde olması gereken dalgalanmalar, danışanın sorunlarında ona maksimum fayda sağlama isteğimiz gibi ve sürekli acaba eksik bir şey yapıyor muyum gibi düşünceler. Bu yaşamış olduğumuz yetersizlik duygusunu minimum seviyede tutmak için, danışan ve danışman arasındaki bağın doğru ilerlemesini kontrol altında tutmak için ve bazen de gerçekten yetersiz kaldığım için süpervziyon almaktayız. Bir çeşit eğitim ve psikoterapi seansı olarak sayılabilir.
KENDİ SÜRECİMİZ
Psikolog olurken bize sürekli söylenen ve aslında mesleğe tam anlamıyla girdikten sonra fark ettiğimiz bir süreç var. Kendi sürecimiz. Danışan danışman arasındaki bağın güçlü ve sağlıklı olması için bu sürecin de geçmesi gerekiyor. En az 2 yıl olacak şekilde terapi almamız gerekiyor. Süreç sonunda daha sağlıklı bir psikolog olmuş oluyoruz.
PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ ÖNÜ AÇIK MI? İŞ İMKANLARI NELER?
Psikologların iş imkanlarının geniş olduğundan yukarıdaki paragraflarda bahsetmiştim. Bu sadece özel sektörde değil devlet kadrolarında da geçerli. Sosyal çalışmacı olarak devlette birçok kadroda kendinize yer bulabilirsiniz. Ama yok ben psikolog olarak çalışmak istiyorum ve devlette çalışmak istiyorum derseniz biraz daha dar bir kadro sizi bekliyor. Sağlık bakanlığında hastanelerde, aile bakanlığında ve birkaç farklı bakanlıkta 2 yılda bir 100 civarında kadro açılıyor. KPSS puanınızın biraz daha yüksek olması gerekiyor bu kadrolara girebilmek için. 85 ve üstü almak sizi istediğiniz kadrolara sokmak için yeterli olabilecektir diye tahmin ediyorum.
Özel sektörde ise devlettekinin aksine daha farklı bir süreç ilerliyor. Alanlar daha geniş ve psikoloji mezunu olmanız şirketler için bazı avantajlar sağlıyor. Her şirketin bünyesinde psikolog çalıştırma zorunluluğu yavaş yavaş yaygınlaştı. Yine terapist olarak görev yapmadığınız alanlar mevcut. İnsan kaynakları, sosyal psikolog, spor psikoloğu, adli psikolog, çevre psikoloğu gibi alanlarda kendinize yer bulabilirsiniz. UI&UX alanı da genelde psikoloji lisans mezunlarını çalıştırmakta. Dünya’da da bu alanda kendinize yer bulabilirsiniz. Aynı şekilde globalde yöneticilik pozisyonlarında da deneyimli psikologları çalıştıran birçok şirket mevcut.
YURT DIŞI İMKANLARI
Son zamanlarda ülkemizde yaşamayı tercih etmeyip yurt dışına çıkma hayalleri kuran birçok genç var. Bu sebeple bu başlığa da özel olarak yer vermek istedim. Evet yurt dışında da kendine yer bulabilen bir lisans bölümü. Fakat bazı handikaplar var elbette. Amerika Birleşik Devletleri’nde terapist olarak çalışmak istiyorsanız, 4 yıl daha doktora yapmanız gerekiyor. Aksi halde terapist olarak çalışma izniniz olamaz. Bununla beraber orada daha katı kurallar ve yasalar olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Avrupa’da ise bazı ülkelerde yüksek lisans bazılarında doktora şartı bulunmakta.
MESLEK YASASI VE ALAN TALANINA DAİR
Bu başlığa en sonda yer veriyor oluşum başlığı önemsizleştirmesin. Maalesef bir meslek yasamız olmadığı için alan içerisinde çok fazla diğer meslek gruplarından insanları görebiliyoruz. Son zamanlarda yüksek lisanslarda yalnızca psikoloji lisans mezunlarına yer verilse de yine de kendini terapist olarak tanıtan ve maalesef toplum sağlığını olumsuz etkileyen birçok kişi var. Bu insanlar bizim bile yetkimizin olmadığı alanlarda çalıştığını iddia ederek umut tacirliği yapıyolar. Uzun yıllardır meslek yasası üzerinde çalışmalar yapılsa da halen bir yasa yok ve yasa tasarılarında genelde bizim aleyhimize olan maddeler koyuluyor. Üniversiteye girdiğimden beri bu durumla savaş halindeyim ve sanırım hayat boyu da devam ettireceğim. Mesleğe girdiğiniz zaman bunlara da hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim.